top of page

"Allah'ın dilediğine azap eder ve dilediğine rahmet eder" ifadesini nasıl anlayacağız?


ree

(Ankebut 85-21)

 

يُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْحَمُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَاِلَيْهِ تُقْلَبُونَ

Yu’ażżibu men yeşâu veyerhamu men yeşâ(u)(s) ve-ileyhi tuklebûn(e)

 

Dilediğine azap eder ve dilediğine rahmet eder. Ve O’na döndürüleceksiniz.

 

El-Kâdir, "gücü yetmek, bir şeyin ölçü ve miktarını belirlemek, kıymetini bilmek" mânâsındaki kadr kökünden türemiş sıfat kalıbında bir isim olup, "kudret sahibi, her şeye gücü yeten" anlamına gelir.

 

Şimdi Allah her şeye kadir’dir ifadesindeki bu kadir” ifadesini “her şeye gücü yeter, her şeye muktedir” şeklinde anlarsak, ki yanlış bir anlama olur. Kelimeyi dar anlama hapsetmiş oluruz.


Fakat bu kadir ifadesini doğru bir şekilde anlarsak, yani her şeye bir ölçü, miktar koyar şeklinde anlarsak, o esmanın manası ki burada verilir. O zaman Allah, koyduğu ölçü, miktar ve kurala göre azap eder veya rahmet eder olur.

 

Yani Allah neyi dilemiş? 


Suyun kaldırma kuvvetini dilemiş.

 

Doğru mu?

 

Biliyoruz ki suyun kaldırma kuvvetini Allah dilemese zaten su kaldıramaz. Suyun kaderi bu. O zaman ben suyun üstünde kalırsam, Allah bana rahmeti dilemiş oluyor. Suyun dibine batarsam Allah bana azap etmiş oluyor.

 

Allah’ın sünnetullahı dediğimiz yani Allah’ın sünneti, kuralları, kaideleri, fiziki kanunları, sosyolojik kanunları, psikolojik kanunları ALLAH’IN DİLEMESİDİR.

 

Bu kanunlara aykırı hareket edenlere azap eder, bu kanunlara uygun hareket edenlere rahmet eder. Haşa burada bir keyfilik yok. 

 

Dilediğine azap eder, dilediğini cennete atar, dilediğini cehenneme atar, böyle bir şey yok. Rabbimiz önceden dilemiş. Biz saha araştırması yaparak, arkeolojik kazı yaparak tarihteki insanlara bakarak neyi dilediğini öğreniyoruz.

 

Bu ayette geçen Allah’ın dilemesi bir önceki ayette zikredilen her şeye koyduğu ölçüyle, kaderle doğrudan ilişkili. Mahlukata konulan fiziksel, sosyolojik ve psikolojik yasalar Allah’ın dilemesinin ölçütü ve tezahürüdür.


Bu yasalara aykırı hareket edenler azaba uğrarken, onlara uygun tercihlerde bulunanlar rahmete nail olur. O yüzden dualarımız sünnetullaha uygun olmalıdır.

 

Müşrikler sünnetullaha aykırı isteklerini aracılar yoluyla yerine getirmeye çalışıyorlar. Adamın puta tapma sebebi, çalışmadan rızkım artsın diye, tembeller diye bunu yapıyor. Türbeye giden adamın amacı nedir? Allah’ın sünnetine uygun sen tedbirini alsan, hayvanını sağlam bir kazığa bağlasan, sonra duanı etsen. Bunu yapmamak için aracıları sokuyorlar araya. Onun yüzü suyu hürmetine nedir? Ben ödevime çalışmadım ama öğretmen beni sınıftan geçirsindir. Niye? Çalışkan öğrencinin yüzü-suyu hürmetine. Sen öğretmenin kurallarına uygun davranmadın ki.

 

Yasalara aykırı hareket edenler azaba uğrarken, onlara uygun tercih yapanların rahmete nail olacağı burada net bir şekilde ortaya konulmuştur. Bir işte sürekli çalışıp emek vermek tecrübeyi arttırır, rahmet iner. Yaptığı iş kaliteli olur. Rahmet budur. Fakat acemilerin başına gelecek olan o küçük kazaları azap olarak değerlendirebilirsiniz.

 

Dolayısıyla bu ayet, yeryüzünü gezip yaratılışı gözlemleme emrinin gerekçesini de açıklamış oldu.

 

Bu benim uğurum demek, ben sünnetullah uygun bir şey yapmadım, tedbir almadım, çalışmadım, bu uğur sayesinde dileğim gerçekleşecek demektir. Şirk inancı bu. Bu totemlere, temsillere ve putlara Allah’ın yasalarına aykırı beklentilerini gidermesi için insanların uydurduklarıdır.

 

Oysa tabiatın işleyiş prensiplerini kavrayan birey şirkten korunur, kurtulur. Yeryüzüne bu nazarla bakan kişi şirkten kurtulur. Çalışma yasasını gördüm. Ben o zaman tabiat yasalarına aykırı hareket edemem. Helak olan tüm kavimlere bakın, afetlerle savaştıkları için öldüler. Resuller gibi zamanında orayı terk etseler ölmeyeceklerdi.


Hüseyin Kemal GÜRGER

 

 

 

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bize ulaşın
Bilgi paylaşımı için burdayız...

bottom of page