Tevekkül, bir işte aciz kaldığını kabul edip onu başkasna bırakmaktır. Allah'a tevekkül ise, bir işte yapabileceği her şeyi yapıp gerisini Allah'a bırakmak olur.
Fakat tevekkül zamanla, kendini yormadan "işi Allah'a bırakma" şeklinde anlaşılmıştır. Bazı ayetler de buna göre yorumlanınca tembelliğe açık ama gelişmelere kapalı ve sorumluluğu Allah'a yükleyen bir davranış biçimi ortaya çıkmıştır.
Halbuki Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"İnsanın çalışmasından başkası kendinin değildir." (Necm 39)
".. İnsanlardan kimi der ki: "Rabbimiz! Bize, bu dünyada ver!" Onun Ahirette alacağı kalmaz. Onlardan kimi de der şöyle der ki: "Rabbimiz! Bize bu dünyada güzellik ver, Ahirette de güzellik ver. Bizi o ateşin azabından koru!" Bunlardan her birine kazandıklarından bir pay vardır. Allah hesabı çabuk görendir." (Bakara 200-202)
Demek ki, dünyayı isteyen çalışmak zorundadır. Hem dünyayı hem ahireti isteyen de çalışmak zorundadır. Çalışmayana bir şey yoktur. Başarının iki şartı vardır; biri doğru tercihte bulunmak diğeri ise güce sahip olmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“ Senin Rabbin rızkı, tercihini doğru yapan ve gerekli güce sahip olan için yayar. O, kullarının içini bilir ve herşeyi görür.”(İsra 30)
Yeryüzünde peynir, ekmek, aş vs. hazır vaziyette yoktur. Ama Allah, onları elde etme imkanı yaratmıştır. Bu imkanları kullanmayanlar, o nimetlere ulaşamazlar.
Comments