Kur’an’ın hiçbir yerinde namaz kılmanın Kur’an’dan bir parça okumaya bağlı olduğunu gösteren bir beyan yoktur.
Kur’an okumak, başlıbaşına ve namazdan önce gelmiş bir emirdir. Hz. Peygamber, Kur’an’ın toplum bünyesinde yaygınlaşması için birçok araç gibi namazı da değerlendirmiş ve namazda en azından Fâtiha’nın okunmasını emretmiştir.
Ama Kur’an’dan bir parçayı veya bölümü okumadan namaz kılmak isteyenlere de bu izni vermiştir. Sahabenin biri Hz. Peygamber’e gelip namazda okunabilecek miktarda Kur’an ezberleyemediğini, namaz kılmak için kendisine başka bir yol göstermesini rica etmiş, Resuli Ekrem ona, Kur’an okumaz yerine, Allah’ı anmak sadedinde bazı sözler söylemesini önermiştir. Olayı nakleden müfessir Fahrettin er-Râzi (ölm. 606/1209)şu yorumu yapıyor:
“Bu kanıt şunu gösteriyor: Sahabi, namazda kendisine yetecek miktarda Kur’an okumaktan aciz olduğunu söyleyince, Resul ona başka dualar okumasını emretmiştir.” (Razi, Tefsir, 1/215. )
Ne yazık ki geleneksel kabul, namaz kılmayı Kur’an okumaya bağlayarak, müslümanların Kur’an’la beraberliğini birkaç rekatlık namaza sıkıştırmıştır.
Kur’an’ı insan hayatını düzenleyen mesajların kitabı olmaktan çıkararak onu bir mantralar metnine dönüştürmüştür.
Namaz kılacak kadar Kur’an ezberleyen milyonlarca müslüman asırlar boyunca bununla yetinmiş ve Kur’an’ın okunması ayrı bir emir olma noktasına asla ulaşamamıştır. Arap olmayan müslümanlar için durum daha da acıklıdır. Çünkü namazla kayıtlanan Kur’an okuyuşun Arapça özgün metinden olması farzlaştırıldığı için, Arap olmayan kitleler, namazda okudukları ayet ve surelerin anlamlarını bilme gibi bir şansı elde edememişlerdir. Oysaki bu ayet ve surelerin anlamlarını bilmek bile yetmez. Kur’an’ın tümünü anlamını bilerek okumak, her müslüman için farzdır, Namazdan önce farzdır.
Comments